8.SINIF KONU ÖZETLERİ

 
                    3. ÜNİTE
        MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ
MADDE
Madde:
·       Kütlesi,hacmi ve eylemsizliği bulunan her varlığa madde denir.
·       Hava,su,toprak,kömür,ağaç birer madde örneğidir.
·       Maddeler katı,sıvı,gaz olmak üzere 3 fiziksel halde bulunurlar.
·       İşlenerek belirli şekil kazanmış maddelere cisim denir.
·       Masa ,sandalye ,kalem,defterisıra cisimlere örnektir.
·       Maddeler fiziksel ve kimyasal özellikleri dikkate alınarak sınıflandırılır.
·       Maddeler saf madde ve karışım olmak üzere 2ye ayrılır.
·       Saf maddeler kendi arasında elementler ve bileşikler olarak 2ye ayrılır.
·       Karışımlar ise homojen karışım ve heterojen karışım olmak üzere 2ye ayrılır.


ELEMENTLER

·       Bir cins atom içeren saf maddeye element denir.
·       Her elementin bir sembolü vardır.
·       Çift harfle gösterilen sembollerde ilk harf büyük,2.harf küçük yazılır.
·       Her elementin kendine özgü erime ve kaynama noktası vardır.
·       Fiziksel ve kimyasal işlemlerle daha basit maddelere ayrışmazlar.
·       Homojen yapıdadırlar.
·       Oda koşullarında bazıları katı,bazıları sıvı,bazıları gaz haldedir.
·       Kimyasal özelliklerine göre metal,ametal,yarı metal olarak gruplandırılırlar.
·       Atomik ve moleküler yapıda olabilirler.
                                  ELEMENTLERİN SINIFLANDIRILMASI

            M E T A L L E R 

1- Katıdırlar  (  Civa = Hg hariç )

2-   Yüzeyleri parlaktır
3-   Isı ve elektriği iyi iletirler
4-   Tel ve levha haline gelebilirler
5-   Tek atomludurlar ( atomik yapılıdırlar )
6-   Kendi aralarında bileşik yapmazlar
7-   Kendi aralarında alaşım yaparlar
8-   Elektron verme özelliğindedirler ( katyon  =  +)
9-   Ametallerle iyonik bileşik yaparlar
10-  Canlıların yapısında çok az bulunur
11-  Erime-kaynama noktaları yüksektir
12-  1A,2A,3A grubunda bulunurlar
13-  Sulu çözeltileri BAZ özelliği taşır
14- Periyodik tablonun sol tarafında bulunurlar.
15-Genellikle dayanıklı ağır , parlak  maddeler olarak tanımlanır.
16-Isı ve elektriği iyi iletirler.
17-Dövülerek tel ve levha haline getirilebilirler.
18- Üzerine vurulduğunda çınlama sesi duyulur.
A M E T A L L E R 
1 -   Katı, sıvı, gaz halindedirler
         ( İyot=I  ,  karbon=C   , fosfor = P   , kükürt = S  katı )
         ( Brom= Br  sıvı )
         ( Azot=N ,  Oksijen=O,   Hidrojen=H    klor=Cl  gaz  )
2 -   Yüzeyleri mattır
3-    Isı ve elektriği iyi iletmezler
4-    Tel ve levha haline gelemezler
5-     İki ve daha fazla atomludurlar ( molekül yapılı
6-     Kendi aralarında bileşik yaparlar
7-     Kendi aralarında alaşım yapmazlar
8-     Elektron alma özelliğindedirler ( Anyon= - )
9-     Kendi aralarında Kovalent bağlı  bileşik yaparlar
10-   Canlıların yapısında bolca bulunurlar
11-   Erime-kaynama noktaları düşüktür
12-   4A,5A,6A,7A grubunda bulunurlar
13-   Sulu çözeltileri ASİT özelliği taşır
14-Periyodik tablonun sağ  tarafında bulunurlar.
15-Genellikle parlak olmayan ( mat ) maddeler olarak tanımlanır.
16-Isı ve elektriği iyi iletmez.
17-Dövülerek tel ve levha haline getirilemezler kırılgan yapıdadırlar.
18-Ametaller ve bileşikleri değişik alanlarda kullanılırlar.
Örnek :  Klor ve bileşikleri ;
Kuru temizlemede kirlerin çözünmesinde,
Yüzme havuzlarının bakterilerden arındırılmasında,
Tuvalet temizliğinde ,
Hidroklorik asit yapımında ,
Tarımda  yabani otların temizlenmesinde,
İçme sularının bakterilerden arındırılmasında,
Antiseptik ve dezenfektan olarak kullanılan ilaçların yapımında
Y A R I    M E T A L L E R 
Hem metallerin hem de ametallerin özelliklerini bir arada taşıyan elementlere denir.
Yarı metaller bazı fiziksel özellikleri ve görünüşleri yönünden metallere , kimyasal özellikleri bakımından daha çok ametallere benzerler.
Yarı metaller sınıfında 8 element bulunur
Bor = B                Silisyum = Si                Germanyum = Ge                   Arsenik = As
Antimon = Sb     Tellür      = Te               Polanyum      = Po                   Astanit  = At

1 – Parlak veye mat olabilirler
2 -  Elektrik ve ısıyı ametallerden daha iyi metallerden daha az iletirler.
3 -  İşlenebilirler ( tel ve levha haline getirilebilirler )
4 -  Kırılgan değildirler.
Yarı metaller
- elektronik devre elemanlarında  ,
- değişik alanlarda ( mikroskop mercekleri , projektörlerde )   kullanılır.
S O Y    G A Z L A R (Ametaller grubunda incelenirler)
1-Doğada gaz halinde bulunurlar
2-Kararlı yapıdadırlar
3-Bileşik oluşturmazlar
4-Tek atomludurlar
5-Erime kaynama noktaları düşüktür 
6-Periyodik tabloda  8A grubunda yer alırlar       

Helyum = He                     Argon    =  Ar                            Ksenon  =  Xe      
Neon     = Ne                     Kripton  =  Kr                           Radon     =  Rn

PERİYODİK CETVEL(TABLO)
Elementlerin özelliklerini öğrenmenin en kolay yolu , elementleri belirli özelliklerine göre sınıflandırmaktır.Elementleri artan atom numaralarına(proton sayısı) göre sıraladığımızda bazı özelliklerin periyodik tekrarlandığı görülür.Günümüzde elementlerin atom numaralarına göre sıralandığı çizelgeye periyodik çizelge,periyodik cetvel denir.
·       Periyodik cetvelde yatay sıralara periyot denir.
·       7 tane periyot vardır.
·       Dikey sütunlara grup denir.
·       8 tane A ve 8 tane B olmak üzere toplam 16 grup vardır.


Periyodik cetvelde aynı periyotta soldan sağa gidildikçe;
·       Atom numarası artar.
·       Kütle numarası artar.
·       Elektron verme eğilimi azalır.
·       Atom çapı,hacmi küçülür.
·       Elektron ilgisi artar.
·       Metalik özellik azalır.
·       Ametalik özellik artar.
·       Değerlik elektron sayısı artar.
·       Temel enerji düzeyi sayısı değişmez.

Periyodik cetvelde aynı grupta yukarıdan aşağıya doğru gidildikçe;
·       Atom numarası artar.
·       Kütle numarası artar.
·       Elektron verme eğilimi artar.
·       Metalik özellik azalır.
·       Atom çapı,hacmi büyür.
·       1.iyonlaşma enerjisi azalır.
·       Değerlik elektron sayısı değişmez.
·       Kimyasal özellikleri benzerdir.
·       Temel enerji düzeyi sayısı artar.
Periyodik cetvelde 1A grubu elementlerine alkali metal, 2A grubu elementlerine toprak alkali metal, 3A grubu elementlerine toprak metaller , 7A grubu elementlerine halojenler,8A grubu elementlerine soy gazlar(asal gazlar) denir.
Periyodik cetvelin 2A ile 3A grubu arasında yer alan çukur bölgede B grubu elementleri denir.Bunlara geçiş elementleri denir.Hepsi metaldir.B grubu 4.periyotta başlar.
                                 KİMYASAL BAĞLAR

          İYONİK BAĞ                                   KOVALENT BAĞ

Atomları bir arada tutan kuvvete kimyasal bağ denir.Atomlar bağ oluşturdukları zaman enerjilerini azaltırlar ve kararlı hale geçerler.
Helyum,neon,argon gibi soy gazlar başka atomlarla bileşik yapmadan tek atom halinde bulunurlar.Soygazların dışındaki diğer element atomları son yörüngedeki elektron sayılarını kendilerine en yakın soygaza benzetmek isterler.Kimyasal bağlar elektron alış verişi ya da elektron ortaklaşması sonucu oluşurlar.


İYONİK BAĞ

+  ve – yüklü taneciklerin ( katyon ve anyonların) arasında elektriksel çekim kuvvetiyle oluşan bağa İyonik Bağ denir.İyonik bağ yapan atomlardan elektron veren + yüklü iyon, katyon olur.Elektron alan ise – yüklü iyon anyon olur.Aralarında oluşan çekim gücü sonucu da iyonik bağlı bileşik meydana gelir.İyonik bağ kısaca metal ve ametal atomları arasında elektron alış verişi sonucu oluşan bağdır da diyebiliriz.
KOVALENT BAĞ
 POLAR VE APOLAR KOVALENT BAĞ

KİMYASAL TEPKİMELER
Fiziksel ve Kimyasal Olaylar
       
         Maddenin şekil, yoğunluk, çözünürlük, genleşme, erime ve kaynama noktaları, sıvı, katı ya da gaz hâlde olması gibi özellikleri maddenin fiziksel özellikleridir. Maddenin bu özelliklerinde görülen değişimleri fiziksel değişimdir. Maddenin iç yapısında değişme olmaz. Örneğin demirin, tel levha veya çivi hâline getirilmesi olaylarında demirin şeklinde bir değişim olmuştur. Çivi de, tel de demirin özelliklerini taşır. Suyun donup buz olması ya da ısınıp buharlaşması da fiziksel değişmedir. Çünkü su, katı veya gaz hâle geçerken iç yapısında bir değişme olmamıştır. Su buharı soğutulduğunda tekrar su elde edilebilir. Buz da ısıtıldığında tekrar suya dönüşür.
         Fakat demir çivi paslandığında, artık demirin özelliklerini taşımaz. Odun baltayla ikiye kesilse odunun şekli değişir. Fakat odun yakıldığında geriye kalan kül, odunun özelliklerini taşımaz.
        Yanma, paslanma, çürüme, ekşime, elektroliz gibi olaylar sonucunda maddenin iç yapısında değişmeler olur, yeni maddeler oluşur.
Maddenin iç yapısı, bileşimi, başka maddeye dönüşebilmesi gibi özelliklere kimyasal özellikler denir. Maddenin kimyasal özelliklerinde meydana gelen değişmeler sonucunda yeni özellikte maddeler oluşur. Kimyasal özelliklerdeki değişmelere kimyasal olay veya kimyasal tepkime denir. Bileşik atomlarını bir arada tutan bağlara kimyasal bağ denir. Kimyasal değişmeler sırasında bu bağlar kopar, yenileri oluşur. Kimyasal olaylar, maddelerin birbirleriyle etkileşmesi sonucu oluşabileceği gibi ısı, elektrik akımı gibi dış etkilerle de oluşabilir. Örneğin demirin havadaki oksijenle birleşmesi sonucu pas oluşurken, suyun elektrik akımıyla elektrolizi sonucu hidrojen ve oksijen gazları açığa çıkar.

                       Kimyasal Tepkimeler
         
          Kimyasal değişmelere ya da kimyasal tepkimelere kimyasal reaksiyonlar da denir. Kimyasal tepkime sırasında değişim geçiren maddelere reaksiyona girenler, yeni oluşan maddelere de reaksiyondan çıkanlar ya da ürünler adı verilir.
Demirin paslanması sırasında havadaki oksijenle demir birleşerek demir oksit denilen pası oluşturur. Burada demir ve oksijen girenler, demir oksit ise çıkan üründür.
         Kimyasal tepkimeler sırasında meydana gelen değişiklikler, kimyasal denklemlerle gösterilir.
         Kimyasal denklemlerde giren ve çıkan maddeler formüllerle gösterilir. Örneğin kömür yanarken içindeki karbon havadaki oksijenle birleşir ve karbon dioksit gazı açığa çıkar. Bu olaya ilişkin tepkime denklemi şu şekilde yazılır:
    C         +        O2                                       CO2
Kömür           Oksijen                              Karbon dioksit
            Girenler                                      Çıkanlar (Ürün)

         Denklemden de görüldüğü gibi tepkimeye giren ve çıkan maddeler arasına ok konur. Giren maddeler okun sol tarafında, çıkanlar ise sağ tarafında bulunur.
Kimyasal denklemler tepkime hakkında bir çok bilgiyi basit bir şekilde göstermemize yarar. Örneğin;  
 C + O2             CO2 tepkimesi bize 1 karbon atomuyla 2 oksijen atomunun birleşerek 1 karbon dioksit molekülü oluşturduğunu gösterir.

                    Tepkime Çeşitleri
        Kimyasal tepkimeler gerçekleşirken bazı maddeler arasında bağlar koparken, bazı maddeler arasında yeni bağlar oluşur. Kimyasal tepkimeler oluş şekline göre sınıflandırılabilir:
1. Sentez (Birleşme) Tepkimeleri:
Element ya da bileşiklerin birleşmesiyle yeni bir madde oluşumuna sentez (birleşme) tepkimesi adı verilir.
Örnek; karbon dioksit ve suyun oluşumu:
                         C + O2                 CO2
                     2 H2 + O2               2 H2O

2. Analiz (Ayrışma) Tepkimeleri:
Bir bileşik kendini oluşturan daha basit maddelere ayrışıyorsa, buna analiz (ayrışma) tepkimesi adı verilir.
Örnek; suyun ve potasyum kloratın (KClO3) ayrışması:
2 H2O               2 H2 + O2
KClO3                  KCl + 3/2O2
3. Yer Değiştirme Tepkimeleri:
Bir element ve bir bileşik arasında ya da iki farklı bileşik arasında oluşan tepkimelerde, atomlar birbiriyle yer değiştirip yeni bileşikler oluşturabilir. Bu tip tepkimelere yer değiştirme tepkimesi adı verilir.
Örneğin magnezyum ile çinko oksit tepkimeye girdiğinde magnezyum oksit ve çinko oluşur.
Mg + ZnO            MgO + Zn
Tepkime denkleminde de görüldüğü gibi elementler yer değiştirerek yeni bileşikler oluşturur.

            Tepkime Denklemlerinin Denkleştirilmesi
           Kimyasal tepkimelere giren maddelerle çıkan maddeleri oluşturan atomların cinsleri ve sayıları aynıdır. Dolayısıyla bir tepkime denkleminin sol ve sağ tarafında aynı cins ve aynı sayıda atom bulunmalıdır. Böyle tepkime denklemlerine denkleştirilmiş tepkime denklemi adı verilir.
Eğer bir tepkime denklemi denk değilse, formül ve sembollerin önüne uygun sayılar yazılarak tepkime denkleştirilir.
Örneğin su, oksijen ve hidrojenin birleşmesiyle oluşur. Fakat oksijen ve hidrojen tek atom hâlinde değil, O2 ve H2 molekülleri şeklinde ve gaz hâlde bulunur. Suyun tepkime denklemini      H2 + O2              H2O    şeklinde yazarsak denk bir tepkime denklemi yazmış olmayız. Çünkü giren atom sayısı ile çıkan atom sayısı aynı değildir. Girenler tarafında 2 tane O atomu, çıkanlar tarafında ise 1 tane O atomu vardır.
Denklemi denkleştirmek için H2 ve H2O’nun önüne 2 yazalım;
     2 H2       +        O2                                 2 H2O
         4 adet H                                     4 adet H 
         2 adet O                                      2 adet O 
Bu durumda girenler ve çıkanlar denkleşmiş olur.

Örnek:Magnezyum ve oksijen birleşerek Magnezyum oksit (MgO) bileşiğini oluşturur.Bu olayın tepkime denklemini yazın
Örnek: Metanın formülü CH4 olduğuna göre, metan ve oksijen arasındaki kimyasal denklemi yazınız.

             Tepkimelerde Kütlenin Korunumu
        Bir kimyasal tepkimede, tepkimeye giren maddelerin kütlelerinin toplamı, çıkan maddelerin kütlelerinin toplamına eşittir. Demirin kükürt ile tepkimesinden demir sülfür oluşur. Demir sülfürün tepkime denklemi şu şekildedir.
Fe        +         S                  FeS
56                  32                  88 g
Giren                                   Çıkan
kütle = 56 + 32 = 88 g         kütle = 88 g


ASİTLER, BAZLAR VE TUZLAR
Çevremizdeki pek çok maddeyi ortak kimyasal özelliklerine göre gruplandırabiliriz. Asitler, bazlar ve tuzlar bu gruplardan üçünü oluşturur.
Asitler
Asit kelimesi latincede “ekşi” anlamına gelen bir kelimedir.
Yani ekşi tat veren maddeler asit özelliğine sahiptir. Örneğin
limon, erik ve elmanın yapısında asit bulunur.

Sulu çözeltilerinde hidrojen (H+) iyonu bulunan maddelere asit denir
HCl                       H+ + Cl
HNO3                   H+ + NO–3
H2SO4                 2 H+ + SO4–2
Asit çözeltilerini başka sıvılardan ayırt etmek için turnusol kâğıdı kullanılır. Asitler, mavi turnusol kâğıdını kırmızıya çevirir.Bir maddeyi başa maddeden ayırt etmeye yarayan maddelere ayıraç ya da indikatör denir.

*Asitler suda çözündüklerinden dolayı iyonlarına ayrışırlar.İçinde iyon barındıran sıvı elektrik akımını iletir. Elektrik akımını ileten sıvılara elektrolit denir.
*Asitler metallerle tepkimeye girerek hidrojen gazı (H2) açığa çıkarırlar. Asitler metallere
aşındırıcı etki yaparlar. Bu özelliğinden dolayı asitler metal kaplar içerisinde değil, cam
ya da plâstik kaplarda saklanır.
 *Asitler bazlarla tepkimeye girerek tuz ve su oluştururlar.Bu olaya nötürleşme tepkimesi denir. Nötürleşme tepkimesi ekzotermik bir olaydır.
Asit + Baz                      Tuz + Su + Isı
 *Sulu çözeltilerinde büyük oranda iyonlarına ayrışabilen asitlere kuvvetli asit denir.
Zayıf asitlerin sadece bir kısmı suda iyonlarına ayrışır. Kuvvetli asitler çok tahriş
edici ve yakıcıdır.Tahta, kağıt, kumaş, et gibi birçok maddeyi kısa sürede parçalayabilir.

Günlük Yaşamda Asitler
Sirke, seyreltik bir asetik asit çözeltisidir.Araba akülerinde sülfirik asit kullanılır.
Nitrik asit, boya ve gübre yapımında kullanılır.Temizlikte kullanılan tuz ruhu seyreltik hidroklorik asit çözeltisidir.
Midemiz de seyreltik hidroklorik asit salgılayarak besinleri parçalar. Bu salgının fazlalaşması midede ülsere sebep olur.
Bazı maddelerin yapısında hidrojen bulunmadığı hâlde, hidrojen iyonu (H+) oluşumuna sebep oldukları için sulu çözeltileri asit özelliğigösterir. CO2 ve SO2 suda asit özelliği gösteren maddelerdir.Havadaki karbon dioksit ve kükürt dioksit gazları da yağmur damlalarında çözündüklerinde asit olarak yere düşer. Asit yağmurları bu şekilde oluşur.
Bazlar
Bazlar da, asitler gibi tehlikeli maddelerdir.Bazların genel tanımı şu şekildedir:
Sulu çözeltilerinde hidroksit (OH) iyonu bulunduran maddelere baz denir.


Bazı bazların sulu çözeltilerinde iyonlarına ayrışması yukarıdaki gibidir. Fakat amonyak (NH3) hidroksit iyonu bulundurmamasına rağmen bazik özellik gösterir. Çünkü sulu çözeltisinde OH iyonları oluşumuna sebep olur.

NH3 + H2O                 NH4 + OH

*Bazlar ele kayganlık hissi verir. Kuvvetli bazlar yakıcı ve tahriş edici özelliktedir. Bazlar acı tattadır.Fakat bazı çeşit bazlar zehirlidir. Bu yüzden tadına bakmamak gerekir.
*Bazlar da, asitler gibi turnusol kâğıdı ile ayırt edilebilir. (Turnusol maddesi likenden elde edilir.)Bazlar kırmızı turnusol kâğıdını maviye dönüştürür.
*Bundan başka bazlar fenolftalein çözeltisi yardımıyla da ayırt edilebilir. Baz içine fenolftalein çözeltisi damlatıldığında, baz pembe renk alır.Fenolftalein asit içine konulduğunda asitin rengini değiştirmez.
Bazlar da asitler gibi suda iyonlarına ayrıştıkları için elektrik akımını iletir.
NaOH ve KOH kuvvetli bazlardır. Kuvvetli bazlar metallere ve dokulara tahriş edici etki yapar.Amonyağın buharı göze, burna ve solunum yoluna zarar verir.

Bazların Kullanım Alanları
Sodyum hidroksit (NaOH) sabun yapımında kullanılır.Bu yüzden sabun ağzımıza ve gözümüze değdiğinde acı verir.
Diş macunu ve şampuanlarda da baz olduğu için acı tat verir.
Amonyaklı sıvı maddeler, yağ ve kireç sökücü olarak ev temizleyicilerinde kullanılır.
Yemek sodası olarak bilinen kabartma tozu, bir çeşit baz olan sodyum bikarbonat içerir.
Kireç suyu bir çeşit bazdır.
Potasyum hidroksit, KOH arap sabunu yapımında kullanılır.
Bazlar ve asitler tepkimeye girerek tuz ve su oluşturur.
Baz + Asit                      Tuz + Su

Asit ve Baz Derecesinin Belirlenmesi
Bir çözelti içindeki asit ya da baz miktarını belirleyen H+ ya da OHiyonu
miktarıdır.Eğer çözeltide H+ iyonu fazla ise bu asitli bir sıvıdır.Eğer OH
iyonu fazla ise bu sıvı bazdır.H+ ve OH iyonları sayısı birbirini dengeliyorsa
sıvı nötrdür.Bir sıvı çözeltideki asit miktarı, pH ölçüsü olarak adlandırılan
bir yöntemle tespit edilir. Bunun için pH kâğıdı ya da pH metre aleti
kullanılır. pH kâğıdı çözeltinin asitlik derecesine göre renk değiştirir.
pH ölçüsüne göre çözeltinin asitliği 0 - 14 arasında değerlendirilir.0 - 7
arası değerler asit, 7-14 arası değerler baz için kullanılır. pH değerinin 7
olması çözeltinin nötr olduğunu gösterir
Tuzlar

Nötrleşme tepkimesi sonucu ortaya çıkarlar. Yani, asitler ve bazların tepkimesi sonucu ortaya çıkan kimyasal bileşiklerdir. Çözeltilerinden ayrıştırıldığında katı yapıda olan tuzlar, asit ya da baz özelliği göstermezler. Bu nedenle suda çözüldüklerinde suyun pH değerini değiştirmezler. Turnusol kâğıdının rengini değiştirmezler. Tuzlar, asit ve bazlara göre daha kararlı bileşikler olup erime ve kaynama noktaları, kendilerini oluşturan asit ve bazlardan daha yüksektir. Tuzlu çözeltilerin kaldırma kuvveti yüksek ve tatları acıdır.

Tuzların Özellikleri:

*Asit ve bazlarda olduğu gibi tuzlar da çözeltilerinde iyonlaşarak elektrik akımını iletirler.
*Tuzların iyonlaşması sonucu hidrojen (H+) ya da hidroksit (OH-) ortaya çıkmaz.
*H+ ve OH- iyonları asit-baz tepkimesinde suya dönüşmüştür.
*Tuzlu su iletken iken saf su iletken değildir.


EKOSİSTEM , BESİN ZİNCİRİ, ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ CANLILAR
 
EKOSİSTEM : Belirli bir yerde, belirli bir uyum içerisinde bulunan canlı ve cansız varlıkların oluşturduğu bütüne ekosistem denir.Ekosistemler göl, orman, çöl, tundra , deniz ve akarsu ekosistemleri şeklinde olabilir.
Ekosistemlerde yer alan canlılar üreticiler,tüketiciler ve ayrıştırıcılardır.
                              BESİN ZİNCİRİ
    ·         Besin zincirinin en büyük enerji kaynağı güneştir.
·         Üreticiler besin zincirinin ilk basamağında yer alır.
·         Üretici canlıları yiyerek beslenen hayvanlara ‘’birinci dereceden tüketiciler’’denir.(İnek,koyun,çekirge vb. )
·         Birinci dereceden tüketicilerle beslenen hayvanlara ‘’ikinci dereceden tüketiciler’’ denir.(Kaplan,aslan,kurt,yılan vb. )
·         Ayrıştırıcılar organik kalıntıları parçaladığından her basamakta  yer alırlar.
            ·         Besin zincirleri bir araya gelerek daha karmaşık olan ‘’besin ağını’’ oluşturur.
                 ENERJİ PİRAMİDİ : Besin zincirinde üreticilerden tüketicilere doğru bir enerji aktarımı söz konusudur.Üreticilerden tüketicilere doğru aktarılan bu enerji miktarını gösteren şematik çizime de ‘’enerji piramidi’’ denir.Enerji piramidinde üreticilerden tüketicilere doğru gidildikçe şu özellikler değişir.
·         Birey sayısı azalır.
·         Enerji aktarımı azalır.
·         Toplam kütle(biyokütle) azalır.
·         Canlı dokusunda biriken zehir miktarı artar.
ÜRETİCİ CANLILAR: Fotosentez sayesinde kendi besinini kendi yapan canlılardır.Hayvanlar için besin kaynağı oluştururlar.Besin zincirinin ilk basamağında yer alırlar.
TÜKETİCİ CANLILAR : Besin ihtiyacını dışarıdan karşılayan canlılardır.
1-Etçil (Aslan,kurt,atmaca,yılan,kartal,köpek,kedi,akbaba vb.)
2-Otçul ( İnek,keçi,koyun,tavşan,çekirge,sincap,zürafa,deve vb. )
3-Hem etçil hem otçul ( Kuşların büyük bölümü,insan,fare,ayı,kaplumbağa vb. )
4-Çürükçül (Ayrıştırıcı )( Mayalar,küfler ve bazı bakteriler )
Çürükçül canlılarla ilgili bilgi : Çürükçül canlılar ölü bitki ve hayvan kalıntıları ile organik atıkların üzerinde yaşarlar.Ortama salgıladıkları enzimler yardımıyla organik maddeleri inorganik maddelere ayrıştırırlar.Ekosistemlerin devamlılığı için bu canlılar şarttır.Onlar sayesinde ölü canlılar ayrıştırılarak toprağa karışır.Topraktaki madensel tuz oranı artar.Doğadaki madde çevrimine yardımcı olurlar.Besin piramidinin her basamağında yer alır.Üretici canlıların inorganik maddelerden ışık yardımı ile organik besin sentezleme olayına fotosentez denir.
Fotosentezle güneş enerjisi, kimyasal bağ enerjisine dönüştürülerek besin maddelerinin yapısında depo edilir.Fotosentez, klorofilli bakteriler,yeşil bitkiler,öglena gibi canlılarda gözlenir.Klorofil pigmenti güneş ışığını emerek tutar.
Topraktan su,havadan karbondioksit alınarak fotosentez sonucunda basit şeker olan glikoz ve oksijen üretilir.Glikoz daha sonra nişasta , yağ,aminoasit gibi bitkinin ihtiyaç duyduğu diğer organik bileşiklere dönüştürülür.
Şekilde gördüğünüz gibi fotosentezin yapılması için ışığın klorofil tarafından soğurulması(emilmesi)şarttır.Klorofil pigmenti prokaryot hücrelilerde stoplazmaya dağılmış halde,ökaryot hücrelilerde kloroplast organelinde bulunur.
Fotosentez olayı sayesinde karbondioksit ve oksijen dengesi sağlanır.
FOTOSENTEZ DENKLEMİ
FOTOSENTEZ HIZINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1-YAPISAL FAKTÖRLER
·         Hücrelerdeki kloroplast ve klorofil miktarı
·         Hücrelerdeki enzim miktarı
·         Yaprak sayısı ve genişliği
·         Hücrelerdeki su miktarı
·         Yapraklardaki stoma sayısı ve konumu
·         Yapraklardaki kütikula kalınlığı

2-ÇEVRESEL  FAKTÖRLER
·         Işık şiddeti
·         Işığın dalga boyu(rengi)
·         Sıcaklık
·         Karbondioksit yoğunluğu
·         Su ve mineral madde miktarı


HÜCRESEL SOLUNUMBasit yapılı organik besinlerin parçalanmasıyla enerji üretimine hücresel solunum denir.Solunum olayı canlılarda gece gündüz devam eder.
OKSİJENSİZ SOLUNUM(FERMANTASYON-ANAEROBİK SOLUNUM)
·         Organik besinlerin oksijensiz ortamda enzimler yardımıyla parçalanarak enerji üretilmesine oksijensiz solunum denir.
·         Sitoplazmada gerçekleşir.
·         Oksijensiz ortamda gerçekleşir.
·         Tamamı enzimlerin kontrolünde stoplazmada gerçekleşir.
·         Maya mantarları,maya bakterileri,yoğurt bakterileri gibi enerji ihtiyacı az olan ilkel canlılarda ve bazı hayvanların çizgili kas hücrelerinde görülür.
·         Amaç hücrenin kullanabileceği enerji ATP elde etmektir.4 ATP üretilirken,2 ATP tüketilir.Net 2 ATP kazanç olur.
·         Oksijensiz solunum sayesinde sütten yoğurt,peynir,şekerden alkol,sirke ve laktik asit oluşur.
·         Laktik asit sinir sistemini etkileyerek insanda yorgunluk hissi uyandırır.Yoğurt yendiğinde yorgunluk ve uyku hissi duyulmasının sebebi budur.
·         Fermantasyon ürün çeşidine göre laktik asit fermantasyonu ve etil alkol fermantasyonu olarak ikiye ayrılır.
·         Etil alkol fermantasyonu maya hücrelerinde ve bazı bakterilerde gözlenirken , laktik asit fermantasyonu yoğurt bakterilerinde , insan ve hayvanların çizgili kas hücrelerinde görülür.

OKSİJENLİ SOLUNUM(AEROBİK SOLUNUM)
·         Organik besinlerin oksijenli ortamda enzimler yardımı ile su ve karbondiokside kadar parçalanarak enerji elde edilmesine oksijenli solunum denir.
·         Ökaryot hücrelerde stoplazma ve mitokondride gerçekleşir.
·         Oksijenli ortamda gerçekleşir.
·         Son ürünler karbondioksit ve sudur.
·         Bir molekül glikozdan net 38 ATP kazanç vardır.(40üretim,2tüketim)
·         Enerji ihtiyacı fazla olan yüksek yapılı organizmalarda görülür.(Hayvanlar,bitkiler,bazı bakteriler,mantarlar)
·         Kireç suyu kullanılarak ortamda karbondioksit olup olmadığı , solunumun yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir.
·         Kireç suyu karbondioksit gazının ayıracıdır.Karbondioksit gazı kireç suyunu bulandırır.
·        










MADDE DÖNGÜLERİ

SU DÖNGÜSÜ

Su döngüsü buharlaşma ve yoğunlaşma gibi iki fiziksel kurala dayalıdır.
Buharlaşan su havada nem olarak bulunur.Soğuyunca kar,yağmur olarak yağar.Yeraltı ve yerüstü kaynaklarını oluşturur.
Bitkiler fotosentezde kullandıkları suyu terlemeyle verirler.
Hayvanlar suyun fazlasını solunum ve boşaltımla verirler.

KARBON DÖNGÜSÜ
·         Karbon karbonhidrat,yağ,proteinlerin yapısında yer alır.
·         Bitkiler fotosentezde karbondioksitteki karbonu glikoza çevirirler.
·         Karbonun bir kısmı bitki ve hayvan atıklarıyla toprağa geçer.Bu organizmaların toprağın altında kalmasıyla kömürleşme ve petrolleşmeyle kömür,benzin,doğalgaz oluşur.
·         Bu yakıtların yakılmasıyla atmosfere karışır.
·         Bitkiler fotosentezle oksijen üretir.
·         Canlılar solunum için oksijeni kullanarak karbondioksiti tekrar havaya verir.




AZOT DÖNGÜSÜ

·         Atmosferde %78oranında azot gazı vardır.
·         Yıldırım ve şimşek gibi doğa olayları toprağa azot bağlanmasında etkilidir.
·         Atmosferdeki azot,bitki ve hayvanların kullanamayacakları şekildedir.Azotun kullanabilir hale gelmesine ‘’Azot tutulması’’ denir.
·         Havadaki azot topraktaki azot bakterileri ,baklagillerin köklerindeki bakteriler tarafından toprağa katılır.(azot bağlayıcı bakteriler)
·         Bitki tarafından kullanılmayan azotlu bileşikler azot ayrıştırıcı bakteriler tarafından parçalanır ve azot havaya karışır.


ENERJİ KAYNAKLARI
       YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI
Kısa zaman aralığında yeniden oluşmayan enerjidir.
Bunlar fosil yakıtlar (petrol,doğal gaz ve kömür) ve nükleer enerji ile elde edilen radyoaktif elementlerdir.
1-Fosil Yakıtlar
Kömür: Genellikle hayvansal fosillerden oluşur.Evlerde,fabrikalarda,elektrik üretiminde kullanılır.
Petrol:En yaygın olarak kullanılan en önemli enerji kaynağıdır.Enerji üretiminde yakıt olarak kullanıldığı gibi benzin,mazot,plastik,LPG, naftalin,boya,teflon yapımında kullanılır.
Doğalgaz: Ev ve iş yerlerinde ısınma amaçlı veya elektrik üretiminde kullanılır.Renksiz kokusuz bir gazdır.
Fosil yakıtların yanmasıyla;
Küresel ısınma
Sera etkisi
Asit yağmurları
Hava kirliliği ortaya çıkar.
2-Nükleer Enerji
Nükleer güç santrallerinde uranyum.plütonyum gibi radyoaktif elementler kullanılarak elektrik enerjisi elde edilir.Bu sırada radyoaktif atıklar ortaya çıkar.Eğer yeterli güvenlik önlemleri alınmazsa tüm canlılara zarar verir.





               Sürekli ve tekrar tekrar kullanılabilen enerji kaynağıdır.

    Güneş Enerjisi
·         Su ısıtmada kullanılır.
·         Sera ısıtmada kullanılır.
·         Elektrik üretiminde kullanılır.
·         Sinyalizasyonda kullanılır.
·         Ekonomiktir.
·         Çevreye ve sağlığa zararsızdır.

Su Enerjisi(Hidroelektrik enerji)
·         Barajlardaki suyun potansiyel enerjisinden yararlanılarak elektrik enerjisi üretilir.
·         Yenilenebilir kaynakların başındadır.
·         Maliyeti düşüktür.
·         Çevre kirliliğine neden olmaz.

Rüzgar Enerjisi
·         Hidroelektrikten sonra 2.yenilenebilir enerji kaynağıdır.
·         Üretim rüzgara bağlıdır.
·         Kirlilik yapmaz.

Jeotermal Enerji
          Sıcaklığa bağlı olarak ;
·         Elektrik üretimi
·         Konut,sera,termal tesis ısıtmada
·         Termal turizm,tedavi ,kültür balıkçılığında kullanılır.

Biyokütle Enerjisi
·         Bitki ve hayvan atıkları(fosiller)kullanılır.
·         Ekonomik ve çevre dostudur.
·         Elektrik üretilebilir,taşıtlar için yakıt elde edilebilir.

Hidrojen Enerjisi
·         Doğada bileşikleri halinde bulunur.
·         Serbest halde olmadığı için doğal enerji kaynağı değildir.
·         Karbon içermediğinden fosil yakıtların neden olduğu çevresel zararı vermez.
·         Geleceğin alternatif enerji kaynağıdır.











1-EVREN VE DÜNYAMIZ NASIL OLUŞTU?
Evrenin oluşumu ile ilgili günümüzde kabul gören görüş ‘Big Bang (Büyük Patlama) ‘ teorisidir.
Bu teoriye göre bundan yaklaşık 14 milyon yıl önce tek bir noktada biriken yoğun bir enerji patlamasıyla evren ortaya çıkmıştır.Bu patlamanın etkisiyle evren hala her yönde genişlemektedir.
·         Big bang sırasında açığa çıkan gaz ve toz bulutu her yöne dağılarak sarmal bir hareketle dönerken , zamanla soğuyarak küçülmüş küçülmüştür.Galaksi sistemleri ve Dünya bu şekilde oluşmuştur.
·         Dünya çok sıcak kayalardan oluşan ve hızla dönmeyi sürdüren bir topa dönüşmüştür.Daha sonra yüzeyi soğuyup katılaşmıştır.Meteorların düşmesi ve volkanik hareketler sonucunda Dünya’nın çekim gücünün olmasından dolayı , Dünya’ya özgü bir atmosfer ortaya çıkmıştır.
·         Dünya’da sıcaklığın düşmesiyle sıkışan su buharı çok yoğun yağışlar halinde yeryüzüne inmiş ve böylece okyanuslar oluşmuştur.

EK BİLGİ: Big Bang teorisi ilk defa 1922’de Alexander Friendman tarafından ortaya atılmıştır.1929 yılında Edwin Hubble evrenin devamlı genişlemekte olduğunu ispatlamıştır.NASA Hubble’a büyük destek vermiştir.

2-YER KABUĞUNU ETKİLEYEN LEVHA HAREKETLERİ
Taş küre adı verilen yer kabuğu tabakası , tek ve sabir bir oluşum değildir.Tek parça gibi gözükse de dev boyuttaki bir yap boz gibidir.
Bu yer küre parçalarına levha denir.Taş küreyi oluşturan 7 ana levha vardır.Bu levhalar ‘’manto’’ tabakası üzerinde hareket halindedir.Hareketleri çok yavaştır.Yılda birkaç cm’dir
LEVHA HAREKETLERİ
1-Yaklaşma hareketleri
2-Uzaklaşma hareketleri
3- Yanal hareketler
YAKLAŞMA HAREKETİ
İki levhanın yaklaşması üç farklı yolla olur.
a)İki Kıtasal Levhanın Yaklaşması
İki kıtasal levhanın yakınlaşarak çarpışmasıdır.
*Yer kabuğunun çukur alanlardaki birikim yerlerine’jeosenklinal’ denir.Tortul tabaka yakınlaşması sonucu sıkışır.
*Tortullar esnek yapıda ise kıvrılıp yükselir ve kıvrım dağları oluşur.
*Sert yapıda ise kıvrılır, yükselir ve kırık dağ sıraları oluşur.
b)İki Okyanusal Levhanın Yakınlaşması
Bu olay sonucu yoğunluğu büyük olan levha levha, yoğunluğu küçüük olan levhanın ince olduğu bölümden çıkmaya başlayarak adaları oluşturur.
c)Okyanusal ve Kıtasal Levhaların Yaklaşması
Bu olay sonucu yoğunluğu büyük olan levha yine altta kalır.Magma yer yüzünün zayıf noktalarından dışarı çıkarak yanardağı oluşturur.
B-UZAKLAŞMA HAREKETİ
Ateş kürede meydana gelen konveksiyonel hareketten dolayı iki levha arasında boşluk oluşur ve bu boşluktan magma çıkarak soğuyup okyanus tabanını oluşturur.Okyanus tabanı iki levhanın birbirinden uzaklaştığı sınırda , magmanın çoğu levha sınırında katılaşarak volkanik sıra dağları oluşturur.
C-YANAL HAREKET
İki levha bazen ters ya da aynı yönde hareket eder.Bu hareketleri sırasında aralarında sürtünmeden kaynaklanan direnç oluşur.Direncin oluştuğu bölgedeki gerilim depremin oluşmasıyla çözülür.Ülkemizden geçen Kuzey Anadolu Fay Hattında bu hareketler gözlenir.
*Bilim insanları kıtalardaki ayrılmanın sebebinin ateş küredeki hareketlilik olduğunu keşfetmişlerdir.
Not:Yer küre Hava küre, su küre, taş küre, ateş küre ve ağır küre olmak üzere katmanlardan oluşmuştur.
*Ateş kürede ‘magma ‘ adı verilen sıcak ve akışkan madde vardır.Magmanın kalınlığı 3000km, sıcaklığı 2500C derecedir.Yapısında demir , nikel gibi elementler bulunur.

DEPREM NASIL OLUŞUR?
Türkiye Alp-Himalaya deprem kuşağı içinde yer alır.
*Levhalardaki kırılma ve kopmalar sonucu açığa çıkan enerji dalgalar halinde yayılarak yer yüzünde sarsıntıya neden olur.Bu olaya ‘deprem’ denir.
*Ana depremden önce olan sarsıntılara ‘öncü deprem’, sonra olan sarsıntılara ‘artçı deprem’ denir.
*Depremin büyüklüğü ve şiddeti farklı kavramlardır.’’Büyüklük’’ depremin kaynağından çıkan enerji ile ilgili bir değer olup ölçüm cihazları ile ölçülür.’’Şiddet’’ ise deprem bölgesindeki hasara göre belirlenir.Bilim insanları depremin büyüklüğünü ve şiddetini belirlemek için Richter(rihter) Ölçeğinden yararlanırlar.
*Volkanik püskürmeler sonucu oluşan patlamalar ‘volkanik depremleri’ oluşturur.
*Magmaların,kömür ocaklarının çökmesi ile ‘’çöküntü depremleri’’ oluşur.
*Levhaların birleştiği alanda(fay hatlarında) ‘’tektonik depremler’’oluşur.
3-SICAKLIK FARKINDAN KAYNAKLANAN HAVA OLAYLARI
Dünya’yı saran atmosferin %78’i azot,%21i oksijen ve %1i karbondioksit, argon, su buharı ve tozlardan oluşur.
Atmosferin özellikleri şunlardır.
·         Oksijen sayesinde canlılar yaşam olanağı bulur.
·         Canlılar için gerekli gazları bulundurur.
·         Meteorların Dünya’ya düşmesini engeler.
·         İklim olaylarının oluşmasını mümkün kılar.
·         Dünya’nın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller.
·         Güneş ışınlarını dağıtır.
·         Dünya ile dönerek aşırı sürtünmeden oluşan yanmaya engel olur.

Meteoroloji uzmanları Dünya’nın her yerindeki meteoroloji istasyonlarından ve uzaydaki uydulardan gelen bilgileri toplar ve meteorolojik haritaları yaparlar ve hava durumu bültenlerinde insanlara duyurulmasını sağlarlar.

A-RÜZGARLAR
Yatay yönde meydana gelen hava hareketine ‘rüzgar’denir.
Rüzgarlar yüksek basınçtan alçak basınca doğru olan hava hareketidir.Birbirine yakın yerlerde sıcaklık farkı  oluştuğunda rüzgar esmeye başlar.
·         Yer şekilleri rüzgara yön verir ve hızına etki eder.
·         Dünya’nın dönüş hızı arttığında rüzgarın hızı azalır.
·         Basınç farkı arttıkça rüzgarın hızı ve şiddeti artar.
·         Rüzgarlar geçtiği yerin sıcaklığını düşürür.
·         İç ısısı düşer, soğuk rüzgar olur.
            Erozyona sebep olur.
B-HORTUMLAR
Sıcak hava ile soğuk havanın çarpışması sonucu sıcak hava soğuk havanın içine çekilir.Bu dalgalanma sonucu tıpkı huniye benzer hortumlar oluşur.Hızları 500km’yi , büyüklükleri ise 2km’yi bulan hortumlar trenleri yerlerinden uçurabilir.
Hortumun oluşmasında 3 faktör etkilidir.
·         Yer seviyesinden atmosferin orta seviyelerine kadar nemli hava
·         Yer seviyesinden itibaren yükselen sıcak hava
·         Havanın yükselmesi için bir kaldırma gücüne ihtiyaç vardır.

C-KASIRGALAR
Sıcak hava alanlarında hızlı bir şekilde kendi ekseni etrafında dönen rüzgarların en büyüğü ve en kuvvetlisi ‘kasırga’dır.Kasırga daha çok tropik iklim kuşağının geçtiği okyanus bölgelerinde oluşur.
D-HAVADAKİ NEM
Nem canlılar için çok önemli bir unsurdur.İklim olayları içinde önemlidir.Yağışların kaynağı su buharıdır.Su her sıcaklıkta buharlaşır.Bu sebeple atmosferde sürekli bir miktar nem vardır.Buna 'atmosfer nemliliği’ denir.Havanın sıcaklığı arttıkça nem oranı da artar.Nem ölçen cihazlara ‘Higrometre’ denir.
Nemli hava yükselirken sıcaklığı azalır ve soğur .Böylece havadaki nem yoğuşarak su damlacıklarına dönüşür ve bulutları oluşturur.
YAĞIŞ ŞEKİLLERİ
Nemli hava gökyüzüne yakın yerlerde yoğuşursa yağmur,kar,dolu oluşur.
YAĞMUR:Bulutu oluşturan su taneciklerinin damlalar halinde yer yüzüne düşmesi olayıdır.Hava ılımanlaşır,sıcaklık artar.
KAR:Bulutu oluşturan su tanecikleri 0C altında buz kristallerine dönüşür.
DOLU:Havadaki nemin hızla yükselmesi ve çok soğuması sonucu su damlacıkları donar ve buz toplarına dönüşerek dolu şeklinde yer yüzüne düşer.
**Nemli hava yeryüzüne yakın yerlerde yoğuşursa çiy, kırağı ve kırç oluşur.
ÇİY:Havadaki su buharının soğuk yüzeyler üzerinde sabahları yağmur damlalarına yoğuşmasıdır.
KIRAĞI:Yoğuşma 0c ın altında ise su buharı çiye dönüşmeden buz kristallerine dönüşür.Buna kırağı denir.
KIRÇ:Havadaki su buharının çok soğumuş cisim yüzeylerinde buza dönüşmesidir.
HAVA OLAYLARININ SEBEPLERİ NELERDİR?
Havadaki su buharının ve gazların cisimler üzerinde uyguladığı ağırlığa basınç denir.Normal hava basıncı 1013 milibar civarındadır.1013 milibarın üstündeki değerler ‘’yüksek basınç’’ , altındaki değerler ‘’alçak basınç’’tır.
ALÇAK BASINÇ ALANI:Bu alanda hava sıcaklığı yüksektir.
YÜKSEK BASINÇ ALANI:Hava sıcaklığı düşüktür.Bulut oluşmaz.
HAVA OLAYLARININ YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN OLUŞUM VE DEĞİŞİMLERİNE ETKİSİ
·         Yeryüzünün şeklinin değişmesinde levha hareketlerinin dışında rüzgarlar,yağışlar ve sıcaklık farkı gibi hava olayları etkilidir.
·         Rüzgarlar taşıma ve biriktirme ile toz ve kaya parçalarının yerlerini değiştirirler.Bu olay en fazla sıcaklık farkı olan çöllerde gerçekleşir.

İKLİM VE HAVA OLAYLARI ARASINDAKİ FARKLAR
İKLİM
·         Geniş bölgelerde uzun zaman kalan ortalama hava koşullarıdır.
·         Uzun yıllar(30-35yıl) hava oluşumlarının ortalaması olarak belirlenir.
·         İklimle uğraşan bilim dalına ‘’klimatoloji’’ denir.
·         Klimatoloji ile ilgilenen bilim insanına iklim bilimci denir.

HAVA OLAYLARI
·         Belli bir yerde haftalık hava koşullarıdır.
·         Günün belirli saatlerinde yapılan gözlemlerle belirlenir.
·         Hava olaylarıyla ilgilenen, hava tahminleri yapan bilim dalına ‘’meteoroloji’’denir.
·         Meteoroloji ile ilgilenen uzmanlara meteorolog denir.